GüncelMakaleler

SENTEZ | Kobanê  Serhildanı ve HDP Kapatma Davası

"Bu saldırganlık karşısında, HDP ile dayanışmak önemlidir. Ancak temel sorunun faşist rejim olduğu, demokrasi mücadelesinin devrim mücadelesiyle birlikte ele alınması gerektiğini de her daim hatırda tutmalıyız. Temel sorun devrimci mücadeleyi yükselmek, birleşik mücadele saflarını sıklaştırmaktır"

Uzun bir süredir F tipi hapishanelerde tutsak olan HDP’nin önceki eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da içerisinde yer aldığı 108 kişilik Kobane Davası’na 26 Nisan’da başlandı.

Bu öyle bir başlama ki, mahkemenin 45 gün boyunca duruşmaları sürdürmeyi planladığı söyleniyor.

IŞİD’in Kobane’ye yönelik giriştiği saldırı üzerine Türkiye’de, Avrupa’nın birçok ülkesinde, Kürt halkının, devrimcilerin yaşadığı her alanda protesto gösterileri başlamıştı. Kobane’ye yönelik IŞİD saldırıları doğrudan Türkiye’yi, Türkiye’de yaşayan Kürt halkını etkiliyordu. Sınırın öbür tarafındakiler, IŞİD’in saldırdığı Kobane ve köylerinde yaşayanlar sınırın bu tarafındakilerin akrabalarıydı. 1. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası sınırlar çizilirken aileler parçalanmıştı(!)

6 Ekim 2014 tarihinde toplanan HDP MYK toplantısının ardından yapılan açıklamada “Kobane’de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarını ve AKP iktidarının Kobane’ye ambargo tutumunu protesto etmek için halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz” denilmişti. Protestolar sırasında sokakta yüz binlerce insan vardı. Protestoların saldırı, çatışma ve serhildana dönüşmesinin AKP’nin başı Recep Tayyip Erdoğan’ın 7 Ekim günü müjde verir gibi “Kobane düştü, düşecek” açıklamasıyla başlaması tesadüf değildi. Bu süreçte HÜDA-PAR ile HDP’nin karşı karşıya gelmesi istendi ve bu yönde çaba da gösterildi.

Bir yığın provokasyon yapıldı. 1990’lı yıllarda oynanan oyunlar yeniden sahneye konulmuştu. Sokaklarda devlet tarafından organize edilen güçler tekrar sahnedeydi. Öldürme ve yaralama, işyerlerine saldırılar bu güçlerce gerçekleştirildi. Bu saldırılarda 39 kişi öldürüldü, bunların 27’sinin HDP üyesi olduğu açıklandı.

Serhildanın etkisiyle TC devleti ürktü. PKK önderi Abdullah Öcalan’dan yardım istendi. 9 Ekim tarihinde, TC Adalet Bakanlığı Baş Müşaviri tarafından gece yarısı İmralı adasında tutsak edilen Öcalan’ın el yazısıyla yazılmış “yaşanan şiddet olaylarının en kısa sürede bitirilmesine” dair notu Selahattin Demirtaş’a iletildi ve Demirtaş’ın yaptığı açıklamalar sonucunda çatışmalar sonlandı.

9 Ekim’den sonra saldırıların durmasıyla birlikte protestoların da talebi olan insani yardım koridoru açıldı. Başta Kobane’deki muazzam direniş olmak üzere, IKBY Peşmergeleri Türkiye topraklarını kullanarak Kobane’ye silah ve mühimmat ulaştırmasıyla IŞİD’e karşı Kobane direnişi zaferle sonuçlandı.

Kapatma Davası “Çökertme Planı”nın Devamıdır!

İşte tam da bu dönemde faşist iktidar tarafından bir karar verilmiş, “çökertme planı” uygulamaya konulmuştu. T. Kürdistanı’nda Sur, Cizre, Nusaybin’de özyönetim direnişleri bahane edilerek büyük bir katliam başlatıldı. AKP iktidarı helikopter, uçak, tank, komandolar, cihatçı çeteleriyle halka ve özyönetim direnişçilerine saldırdı. Sur, Cizre, Nusaybin’de direnişin yaşandığı mahalleler topçu atışlarıyla, tanklarla yerle bir edildi. Kürt halkı katliamdan geçirildi. Milli Güvenlik Kurulu’nda alınan “çökertme planı”nın sonuçlarıydı bu yaşananlar.

AKP’nin tek başına iktidar olma şansını yitirdiği 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde iki polis memurunun öldürülmesini bahane eden faşist iktidar “çözüm süreci”ni sonlandırdığını ilan ederek hedefe koyduğu HDP’yi Kobane Serhildanı üzerinden kriminilize etme çabalarının bir sonraki adımı partiye yönelik açılan kapatma davası oldu.

Kobane Serhildanı ilgili soruşturmayı, 6 yıl sonra AİHM’in S. Demirtaş hakkında verdiği tahliye kararının hemen ardından başlattı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma kapsamında zaten tutuklu bulunan isimlerin dışında 25 Eylül 2020’de gözaltına alınan 20 siyasetçiden 17’si de tutuklandı ve davaya eklendi.

Davanın AİHM’in S. Demirtaş hakkında verdiği tahliye kararının ardından R.T.Erdoğan’ın “karşı hamlemizi yaparız, işi bitiririz” açıklamasından hemen sonra başlatılması, meselenin tamamen siyasi olduğunu ve “çöktürme planı”nın devam ettiğini göstermektedir.

 

HDP’yi Kapatma Hamleleri Sıkışmışlığın Göstergesidir!

26 Nisan’da görülmesine başlanacak olan Kobane Davası, HDP’yi kapatma davası için önemli bir argüman haline getirme çabasından başka bir şey değildir. S. Demirtaş başta olmak üzere parti yönetici ve vekillerin tutsak edilmesi yetmemiş olacak ki şimdi de HDP’ye kapatma davası ve 687 HDP’liye 5 yıl süreyle siyaset yasağı istemiyle dava açılıyor. Kobane ve HDP’yi kapatma davaları, S. Demirtaş ve HDP’de aktif siyaset yapanları siyaset sahnesinden uzaklaştırma çabalarının sonucudur.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasa Mahkemesi’nde dava açarak HDP’nin yasaklanmasını istemişti. Faşist TC devleti yönetme krizine girdiği her dönemde Kürtlerin parlamentodaki örgütlülüğünü yasaklama/kapatma yolunu seçmiştir. Tarih buna çok kez tanıklık etti.

1990’da Halkın Emek Partisi (HEP) ile başlayan Kürt siyasetinde 2009 yılına kadar 7 parti mahkeme kararıyla kapatıldı. Demokratik Toplum Partisi’nin kapatılmasından 12 yıl sonra şimdi de HDP’nin kapatılması için uğraşılmaktadır.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Kobane soruşturması kapsamında Pervin Buldan’ın da aralarında bulunduğu HDP’li 9 milletvekili hakkında fezleke hazırlayıp Adalet Bakanlığı’na göndermiş durumdadır. Bu hamleyle HDP kapatılmasa bile güçten düşürülmesi hedefleniyor. Dokunulmazlıklarının kaldırılması halinde adı geçen vekiller için adli süreç başlayacağı daha önceki örneklerden bilinmektedir. Böylelikle HDP kapatılmasa bile hareket edemez hale getirilmek istenmektedir.

Faşizm açısından, HDP’yi kapatma davası bir tasfiye planının parçasıdır. ‘‘Çöktürme planı’’nın devamıdır. Bu dava Kobane yenilgisinin, HDP oylarıyla kaybettikleri büyükşehir belediyelerinin intikam davasıdır.

HDP’ye kapatılma davası açılması Kobane serhildanının da bu davaya dayanak yapılması bir anlamıyla 2023 seçimlerine yönelik hazırlık olduğunu görmek gerekiyor. Kürt halkını seçim dışı bırakma çabası olduğu görülmeli ve buna uygun tavır belirlenmelidir.

2023 seçimlerine yönelik AKP-MHP iktidarının hazırlık yaptığı gözden kaçırılmamalıdır. Bu yapılan hazırlıklar HDP’nin kapatılmasıyla sınırlı değildir. Muhalefetin diğer bileşenlerine yönelik de hesaplar yapılmaktadır. En önemlisi de AKP yandaşlarının/çevresinin silahları masalara dizerek fotoğraflar yayınlamasıdır. Bu propagandayla kitlelere de mesaj verilmektedir.

Bu saldırganlık karşısında, HDP ile dayanışmak önemlidir. Ancak temel sorunun faşist rejim olduğu, demokrasi mücadelesinin devrim mücadelesiyle birlikte ele alınması gerektiğini de her daim hatırda tutmalıyız. Temel sorun devrimci mücadeleyi yükselmek, birleşik mücadele saflarını sıklaştırmaktır.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu