GüncelMakaleler

OKUR POSTASI | Meşru Bir Zeminde İhtiyatla İlerlemek!

"Yaşamın her alanında kazanılmış tüm mevzileri korumanın ve yeni mevziler kazanmanın yegane yolu; halk içinde doğru örgütlenmeler yaratmaktan geçer. Bu yolda yürünmeden demokratik halk iktidarına ulaşmakta ham hayaldir"

Meşruluk; bir toplumun kültürel seviyesi ve bilinç durumuyla doğrudan bağlantılı bir şeydir.

Burjuva demokratik dönüşümlerini tamamlayamamış bizim gibi feodal değer ve inançların egemen olduğu coğrafyalarda, hakim sınıflar yüzyıllara dayanmış iktidarlarında ciddi bir rıza üreterek “meşruiyeti” kitlelerin bilincinin derinliklerine işlemişlerdir. Yüzyıllara dayanan bu kökleşmiş ve adeta tabuya dönüştürülmüş değerleri değiştirmek, uzun vadeli, sabırlı bir mücadele sürecini zorunlu kılmaktadır. Bu bir yanıyla da uzun değişim-dönüşüm süreçlerini ifade etmektedir.

Coğrafyamızın sol hareketleri, içinde yaşadığımız toplumun özgünlüğünü derinlikli kavrayamadıklarından, egemenlerin ürettikleri rızayı bozamamış kendi meşru mücadele biçim ve amaçlarını milyonlara mâl edememişlerdir. “Evrim ve devrim iç içedir” doğru tespitinin, kimi evrim yönünü abartarak esas haline getirmiş, bizim geleneğimizin de içinde bulunduğu radikal kesimlerde evrim süreçlerini küçümseyerek oluşan meşruiyetlerine ciddi zararlar vermişlerdir.

Bu iki yanlış eğilim, devrimci hareketlerin toplumdaki manevi saygınlığına gölge düşürerek meşruiyet alanlarını daraltmıştır. Vermekte olduğumuz ulusal ve toplumsal kurtuluş mücadelesinin başarıya ulaşmasının olmazsa olmazı, kitlelerin mücadeleye kazanılmasıdır.

Mücadelenin kitlelere mâl edilmediği hiç bir yerde istenilen hedefe varıldığı ve amaçlananın gerçekleştiği görülmemiştir. Bazı olağanüstü hallerin bir araya gelmesiyle alınan iktidarlar da kısa sürede yeniden egemen güçler tarafından ele geçirilmişlerdir (örneğin, İkinci Emperyalist Büyük Paylaşım Savaş sırasında kimi balkan ülkelerindeki iktidar değişimleri gibi).

Kitlelerin mücadeleye kazanılmasında da mücadelenin geniş yığınlar tarafından meşru bir zeminde yürütülmesi hayati bir öneme sahiptir. Kitlelerin, ileri bilinçli kesimi tarafından meşru sayılan bir mücadele biçiminin, geniş yığınlar tarafından da kabul edilebilir bir düzeye gelmeden onda ısrar etmek kitlelerle kendi aramızdaki mesafenin açılmasına hizmet etmiştir.

Radikal sol hareketin geçmişi ne yazık ki bu yönlü ciddi olumsuzluklarla doludur. Bir avuç öncünün, yalnızca kendi ideolojik haklılığından aldığı güçle hareket etmesi sonucu devrimciler, sistem sahipleri tarafından amansız bir baskılanmaya maruz kalmış, yediği ağır darbelerle büyük bir yıkıma uğratılmıştır.

Bu yıkımların sebeplerini mütevazı bir olgunlukla sorgulayamayan, büyük birkaç hareket bölük pürçük hale gelmiş, bölünen yığınla grup veya çevre zamanla silinip gitmiştir. İzlenen bu yanlış taktik politikalar, oldukça büyük emek ve ödenen bedelle kazanılan binlerce insanın, yeniden sistem içerisine gitmesinin nedenlerinden biri olmuştur. “Kitleler hazır olmadan öncüyü savaşa sürmek cinayettir” bilimsel önermesi, sol hareketlerin bir çoğunun lafızlarında dile getirilmesine rağmen pratikte izlenen tutum tam tersi olmuştur.

Örneğin bir işyerinde ekonomik-demokratik hakların elde edilmesi için başvurulacak grev silahının bilincine orada çalışan işçilerin ağırlıklı kesimi ikna edilip bu mücadeleye katılmazsa, oradaki grevin haklılık ve meşruluğu toplumun genel kanaati açısından tartışma götürür bir hale gelir.

Demeye çalıştığımız şey hangi yönteme ne zaman başvurulması gerektiğine politik öncünün doğru bir şekilde karar vermesi gerekmektedir. Yanlış yöntemlere sıklıkla başvurulduğu durumlarda, girişilen mücadele başarısızlıkla sonuçlanır, mücadelede kararlı olan işçilerin de mücadele azmini körelterek kazanma umutlarını yitirmelerine sebep olur.

Coğrafyamız mücadele tarihi böylesine yığınla deneyime sahiptir. Tamda bu yüzdendir ki ezilen işçi ve emekçi yığınlar, mücadele ve kazanımlarda arzu edilen yerde değiller. Hatta geçmişte kan ve can pahasıyla elde ettikleri yığınla haklarını da muhafaza edemeyerek gün geçtikçe daha kötü bir hale getirilmiş durumdadırlar.

Yaşamın her alanında kazanılmış tüm mevzileri korumanın ve yeni mevziler kazanmanın yegane yolu; halk içinde doğru örgütlenmeler yaratmaktan geçer. Bu yolda yürünmeden demokratik halk iktidarına ulaşmakta ham hayaldir. Hayallerin değil, gerçeklerin peşindeysek yolun sırrına ermek zorunluluktur.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu